İsrail'in İran'a yönelik saldırısı, Ortadoğu'daki zaten karmaşık olan jeopolitik dengeleri daha da karmaşık bir hale getirdi. Bu gelişme, yalnızca bölgedeki ülkelerin değil, uluslararası aktörlerin de dikkatini çekti. Tahran, Tel Aviv’e nasıl bir yanıt verecek? Olabilecek senaryolar neler? İşte, bölgedeki gerilimin seyrini değiştirebilecek 5 muhtemel yanıt senaryosu.
Tahran'ın en bilinen stratejilerinden biri, düşmanlarına karşı asimetrik savaş taktikleri geliştirmektir. İran, sahada aktif olan birçok militia ve proxy grubu destekliyor. Lübnan'daki Hizbullah, Irak’taki Şii milisler ve Yemen’deki Husi isyancılar, İran’ın dış politikası için önemli araçlar. İsrail'e yanıt verme bağlamında, bu grupların savaşa dahil olması muhtemeli, gerilimi daha da artırabilir. Özellikle, Hizbullah'ın İsrail sınırındaki etkinliğini artırarak saldırılar düzenlemesi beklenebilir.
Eğer İran, İsrail'e daha doğrudan bir karşılık vermeye karar verirse, bu durum bölgedeki tansiyonu hızla artırabilir. İran’ın askeri gücü, özellikle füzeler ve dronlar açısından oldukça gelişmiştir. İran, doğrudan hava saldırılarıyla ya da sınıra yakın askeri birimlerini kullanarak İsrail hedeflerine yönelik misillemeler gerçekleştirebilir. Ayrıca, İran’ın nükleer programı üzerinden de bir tehdit savurması, Tel Aviv’in güvenliğini tartışmalı hale getirebilir. Bu tür bir askeri yanıtta, hedef alınan bölgelerin sivil kayıplarını da göz önünde bulundurarak hesaplamalar yapılması gerekecektir.
İsrail’in saldırısına karşı Tahran, diplomatik yollarla yanıt vermeyi de düşünebilir. Bu durum, BM Güvenlik Konseyi’nde bir oturum talebini içerebilir. İran, diğer müttefikleri ile birlikte, İsrail'in saldırısını kınamak ve uluslararası toplumdan destek almak amacıyla çeşitli kampanyalar yürütebilir. Ayrıca, bu süreçte İran, kendi nükleer programını daha da ilerletmeye yönelik hareketler başlatabilir ve bu da olası bir yaptırım tehlikesini gündeme getirebilir. Dolayısıyla, diplomatik yollarla yürütülen bu çabalar, gerginliği artırabilir.
İran, diğer ülkeleri ikna ederek, nükleer müzakereleri yeniden başlatabilir. Bu, Tahran'ın uluslararası arenada daha fazla destek bulmasını sağlayabilir. Ayrıca, İsrail’in saldırısının ardından yaptırımların yeniden gözden geçirilmesi için lobi faaliyetlerinde bulunabilir. Ekonomik olarak zayıf bir durumda olan İran, bu süreçte dış destek alarak ekonomisini güçlendirmek adına çeşitli stratejiler geliştirebilir. Yine, bu durumda İran’ın nükleer programından elde etme niyetinde olduğu birçok avantajın, başka ülkelerle iş birliği kurması üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir.
Son senaryoda ise, İran kendini nükleer gücünü artırmaya yönelik bir strateji belirleyebilir. Tahran, bu konuyu bir pazarlık unsuru haline getirerek, uluslararası toplumla ilgili çeşitli müzakerelere katılmayı tercih edebilir. Bu durum, nükleer silahların yayılmasını önlemek amacıyla yapılan anlaşmaların yeniden revize edilmesi sürecini başlatabilir. Ancak İran’ın bu tür bir girişimi, yalnızca bölgedeki diğer ülkeleri değil, dünya genelindeki büyük güçleri de rahatsız edebilir. Sonuç olarak, bu senaryo, İran’ın uzun vadeli güvenlik stratejilerinin bir parçası haline gelebilir.
Sonuç olarak, İran'ın İsrail'e nasıl bir yanıt vereceği birçok faktöre bağlı. Bunlar arasında iç politik gelişmeler, uluslararası baskılar ve bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkiler yer alıyor. Her ne olursa olsun, bu olayların sonuçları kaçınılmaz olarak Ortadoğu’daki dinamikleri etkileyecektir. Tahran'ın kararları, sadece kendi kaderini değil, aynı zamanda bölgedeki tüm ülkelerin güvenliğini de belirleyebilir.