Günümüzde sosyal medya, bireylerin düşüncelerini ifade etmek için en önemli platformlardan biri haline geldi. Özellikle Twitter, insanların dünya genelindeki olaylara anlık olarak tepki verebilmeleri için eşsiz bir alan sunuyor. Ancak İran'da bu durum biraz daha karmaşık bir hal alıyor. Hükümetin sıkı internet düzenlemeleri ve sosyal medya yasakları, birçok İranlının duygularını ve düşüncelerini paylaşmasını zorlaştırıyor. Buna rağmen, İranlılar da herkes gibi tweet atmak ve seslerini duyurmak istiyorlar. Bu yazıda, İran'daki sosyal medya baskıları ve halkın buna karşı gösterdiği direnişi inceleyeceğiz.
İran, yıllardır sosyal medya üzerindeki baskılarla bilinen bir ülke. İşte bu yasakların tarihçesi, devrim sonrası döneme kadar uzanıyor. 1979 İslam Devrimi sonrasında, hükümet, özellikle Batı kökenli iletişim araçlarına karşı son derece temkinli davrandı. Sosyal medya platformları, hükümetin kontrolünde olmadan halkın kendi düşüncelerini paylaşabilmesi açısından bir tehdit olarak görüldü. 2009 yılında gerçekleşen yeşil hareket sırasında, İranlı gençlerin Twitter ve Facebook gibi platformlar üzerinden örgütlenmesi, hükümetin bu platformlara olan bakışını daha da sertleştirdi. O zamandan beri, belirli dönemlerde sosyal medya platformları geçici olarak kapatılmakta veya üzerinde kısıtlamalar uygulanmaktadır.
Son yıllarda, 2020'deki COVID-19 pandemisiyle birlikte artan sosyal medya kullanımı, hükümetin daha da katı yasaklar getirmesine neden oldu. Bu yasaklar, sadece sosyal medyanın kendisini değil, aynı zamanda internetin tamamını hedef alıyor. Hükümet, internet üzerinde sıkı bir denetim uygulayarak, bireylerin özgürce iletişim kurmalarını engelliyor. Ancak bu yasaklar, halkın sosyal medya platformlarından uzaklaşmasına neden olmanın ötesinde, tam tersine bir özlem doğmasına yol açtı. İran'da yaşayan birçok genç, yasakların üstesinden gelerek izinsiz bir şekilde Twitter'a erişmeye çalışıyor.
İranlıların tweet atma isteği, sadece bir sosyal medya platformuna erişim talebi değil, aynı zamanda bireysel hakların ve özgürlüklerin bir ifadesidir. Hükümetin internet üzerindeki baskıları, halkın düşüncelerini ifade etme arzusunu daha da güçlendiriyor. Birçok genç İranlı, Twitter'ı yalnızca bir sosyal medya aracı olarak değil, aynı zamanda bir aktivizm platformu olarak görüyor. Ancak, bu isteğin önünde birçok engel var. Özellikle internetin yavaşlığı, izleme sistemleri ve yasaklı içerikler, kullanıcıların özgürce hareket etmelerini engelliyor.
Sonuç olarak, İran'daki sosyal medya yasaklarına rağmen, halkın Twitter kullanma arzusu mevcut. Farklı VPN (Sanal Özel Ağ) servislerini kullanarak, İranlılar, sosyal medya platformlarına erişim sağlamaya çalışıyor. Ancak bu, yönetimle sürekli bir çatışma içinde olmalarına neden oluyor. Halk, tweet atarken, hükümet tedbirlerini aşmaya çalışıyor ve bu durum, dijital bir direniş harekâtının parçası haline geliyor. Birçok genç, sosyal medya platformlarında kendilerini ifade etmenin yanı sıra, seslerini duyurmak için çeşitli yollara başvuruyor. Bazıları, sanal ortamlarda içerik üretirken, bazıları da uluslararası toplumdan destek talep ediyor.
İran'da sosyal medya yasaklarının sebep olduğu bu karmaşa, halkın yalnızca haberleri takip etmek ve eğlence amacıyla sosyal medya kullanmaktan çok daha fazlasını istediklerini gösteriyor. Enformasyon özgürlüğü için verilen bu mücadele, İran toplumunun genel görünümünü ve 21. yüzyıldaki dijital dünyasındaki konumunu önemli ölçüde etkiliyor. Sonuç olarak, İranlıların tweet atma isteği, sadece bir bireysel nimetin ötesinde, özgürlük ve hak mücadelesinin bir sembolü olarak öne çıkıyor.