İzmir’in Göztepe semtinde, genç bir futbolcu olan Barış'ın hayatını kaybetmesine neden olan trafik kazası, geçen yıl toplumun dört bir yanında büyük bir üzüntü yaratmıştı. Kazanın ardından yerel mahkemede alınan karar, protestolar ve halkın tepkileri eşliğinde istinaf mahkemesine taşındı. Şimdi, beklenen o gün geldi ve istinaf mahkemesinin kararı açıklandı. Peki, bu karar ne anlama geliyor? Göztepeli Barış’ın ailesi ve sevenleri için adalet sağlanacak mı? İşte bu soruların yanıtlarını ve süreçte yaşanan gelişmeleri mercek altına alıyoruz.
Olay, geçtiğimiz yıl Göztepe'de akşam saatlerinde meydana geldi. Barış, antrenmandan dönerken, etkisiz bir şekilde park edilmiş bir aracın yanından geçmekteydi. Bu sırada hızla gelen bir başka aracın kontrolünü kaybederek Barış’a çarpması, genç futbolcunun hayatını kaybetmesine yol açtı. Hem bu trajik olay, hem de Barış'ın kariyerine yönelik umutları genç yaşta sona erdiği için kentte derin bir üzüntüyle karşılandı. Kazanın ardından, barış’ın ailesi ve arkadaşları adaletin yerini bulması için mücadele etmeye başladı. Göztepe camiası da bu sürece destek vererek, Barış'ın anısının yaşatılması adına çeşitli etkinlikler düzenledi.
Bölge mahkemesi, kazaya karışan sürücüyü dikkatsizlikten dolayı ceza almaya mahkum etmişti. Ancak, bu kararın yetersiz olduğu düşüncesiyle istinaf mahkemesine başvuruldu. Göztepeli Barış’ın ailesi ve avukatları, kazanın meydana geliş şekli ve sürücünün dikkatsizliği göz önüne alındığında daha ağır bir ceza talep ettiler. İstinaf mahkemesi, geçtiğimiz günlerde verdiği kararla, yerel mahkemenin kararını onaylamış olsa da düşünceleri de dikkate aldı. Bu durum, adaletin sağlanması adına bir umut ışığı olarak yorumlandı. Aile, ‘Bu kararla birlikte, Barış’ın hayatını kaybetmesine neden olanlar hakkında gerçek bir hesap sorulmasını bekliyoruz,’ diyerek, toplumdan da destek aldıklarını vurguladı. Göztepelilerin ve tüm İzmir’in, Barış için verdiği mücadele, spor camiasında geniş yankı buldu.
Otobüs duraklarındaki afişler, futbol sahalarındaki pankartlar ve sosyal medya üzerinden yapılan kampanyalar, Barış’ın adının yaşatılması için bir araya gelen insanların oluşturduğu bu büyük dayanışmanın örneklerindendi. Türkiye’nin her yerinden fonksiyonel tepkiler gelmesi, bu olayın sadece bir trafik kazası olmadığını, aynı zamanda şehirlerin ve toplumun insan hayatına verdiği değeri gözler önüne serdi. Geçen yıl yapılan yürüyüşler, Göztepe taraftarlarının bir araya gelmesi ve adalet talepleri ile dolu afişler, bu travmanın boyutunu daha da derinleştirdi.
Sonuç olarak, Barış’ın ölümü Türkiye’nin birçok yerinde tartışmalara yol açtı. Kurbanların aileleri, trafikte artan dikkatsizlik ve hız sınırlarının ihlali gibi konular üzerine daha dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Her ne kadar istinaf mahkemesinin kararı beklenen sonucu doğursa da, toplum olarak bu tür kazaların bir daha yaşanmaması adına adımlar atılması gerektiğine inanılıyor. Barış ve onun gibi gençlerin hayatlarına verilen değer, bu tür olayların bir kez daha yaşanmaması için önemli bir dönüm noktası olmalıdır. Şimdi gözler, Göztepeli Barış’ın anısını yaşatmaya devam edecek olan kampanyalarda ve hissettikleri acıyı kamusal düzeye taşıyan bireylerde.
Sonuç olarak adaletin yerini bulması için yürütülen bu dava süreci, sadece Barış’ın ailesinin değil, tüm toplumu bir araya getiren bir özelliğe sahip. Göztepeli Barış’a olan vefa duruşu, onun anısını yaşatmanın ötesinde, gelecekte daha dikkatli bir toplum oluşturmak adına atılacak adımlara zemin hazırlıyor. Bu trajik olay bir kez daha hatırlatıyor ki, her insanın hayatı değerlidir ve trafik güvenliği her zaman öncelikli olmalıdır.