Hayatın zorlukları, bazen insanı beklenmedik durumlarla karşı karşıya bırakabilir. 20 yaşındaki genç bir kadın, yaşadığı derin bir depresyon nedeniyle tam 56 gün boyunca uykudan uyanamayarak mücadele etmek zorunda kaldı. Bu süreçte, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel sağlık açısından da büyük bir travma yaşadı. Yaşadığı bu zorlu dönem, hem onun hem de ailesinin hayatında kalıcı izler bıraktı. Annesi, kızıyla birlikte geçirdikleri bu süre boyunca karşılaştıkları zorlukları ve nasıl başa çıktıklarını içten bir dille paylaştı.
Depresyon, günümüz toplumunun en yaygın ruhsal hastalıklarından biridir ve birçok insanı derinden etkileyebilir. 20 yaşındaki Yeliz, okul hayatında ve sosyal çevresinde yaşadığı sorunların etkisiyle tamamen karamsarlığa kapıldı. Her geçen gün, kendisini daha da yalnız hissetmeye başladı ve gün geçtikçe uykuya dalma isteği artmaya başladı. Ailesi, Yeliz’in uyku düzeninin bozulduğunu fark ettiklerinde, durumu ciddiye almadı. Ancak bir süre sonra genç kadının tam 56 gün boyunca uyuduğunu anlayınca, durumun ciddiyetinin farkına vardılar.
Işıklar sönünce, Yeliz’in hayata veda edeceğinden endişe eden ailesi, hemen bir uzmana başvurmaya karar verdi. Uzmanlar, Yeliz’in durumunun depresyonun aşırı bir evresi olduğunu belirtirken, hemen tedavi sürecine başlanması gerektiğini vurguladılar. Uzun bir süre uyku gibi bir tür kabus yaşayan Yeliz, tedavi sonrasında geriye dönüp baktığında bu deneyiminin yaşamına büyük anlamlar kattığını söyledi.
Yeliz’in annesi, kızının yaşadığı durumu anlatırken gözyaşlarını tutamadı. "Her gün Yeliz’in uyandığını görmek için dua ediyordum. 56 gün boyunca gözlerimizi kırpmadan uyumasını izlemek, ailece katlandığımız en zor deneyimdi." dedi. Annesi, bu süreçte Yeliz ile sürekli yan yana olabilmenin önemine değindi. "Kızımın yanındaydım ama ne yapacağımı bilmiyordum. Ailenin bu durumda nasıl dayanması gerektiğini bilmek oldukça çetrefilli bir süreçti." diye de ekledi.
Uzmanlar, depresyon tedavisinde ailenin ve sosyal çevrenin desteğinin son derece kritik olduğunu belirtiyor. Yeliz, tedavi sürecinin başında yaşadığı tüm zorlukları ve kaygıları aşmak adına ailenin sevgisi ve desteği ile yeniden hayata tutundu. Ailesi, Yeliz’in tedavi sürecinde ona sürekli destek olmaya çalışarak, moral ve motivasyon kaynağı oldular. Bu durum, onun tedavi sürecinin atlatılmasında büyük rol oynadı.
Bir uzman, depresyonun bireyleri nasıl etkileyebileceğini ve nasıl tedavi edilmesi gerektiğini de anlattı: "Depresyon, tek başına başa çıkılabilecek bir durum değildir. Hem psikolojik hem de fiziksel destek gerekir. Aileler, bu süreçte çocuklarına destek olarak, onların daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunabilir." dedi.
Yeliz’in 56 gün süren uykusu sona erdiğinde, yeniden yaşamına geri dönmesi hayata dair pek çok şeyi sorgulamasına neden oldu. Bu süre zarfında hayatında önemli değişiklikler yapma kararı aldı. Sanata yöneldi ve duygu ve düşüncelerini resim yaparak ifade etmeye başladı. Annesi, Yeliz’in eski hayatına döndüğünde kendi içsel yolculuğunu tamamladığını ve güçlü bir birey haline geldiğini söyledi.
Yeliz’in hikayesi, benzer durumlar yaşayan binlerce gence de ilham kaynağı oldu. Ailelerin bu tip meselelerde dikkatli ve duyarlı olmaları gerektiğini vurgulayan uzmanlar, "Mental sağlık, bireylerin genel yaşam kalitesini etkileyen temel bir unsurdur. İnsanların bu konudaki farkındalığı artırılmalı ve destekleyici bir toplum yapısı oluşturulmalıdır." dedi. Yeliz’in tedavi sürecinin ilerlemesiyle birlikte daha mutlu ve sağlıklı bir birey olduğu gözlemlendi. Eski alışkanlıkları geride bırakıp, yeni bir başlangıç yapmak üzere adımlar atan Yeliz, tedavi sürecini artık geride bıraktığını düşünüyor.
Birçok insan için mücadele ve mücadele sonrasında yaşanan zorluklar, depresyon sürecindeki hikayelerde sıklıkla yer alıyor. Yeliz, yaşadığı bu zorlu süreç sayesinde, engellerin üstesinden gelmek ve hayatta kalabilmek adına güçlü bir karakter geliştirdi. Hayatın getirdiği zorluklar karşısında pes etmeyen bir tutuma sahip olan Yeliz, yaşamına huzurlu bir şekilde devam etmektedir.
Yeliz’in hikayesinin, birçok insan için umudun ve direncin bir sembolü olması dileğiyle, benzer durumlarda olan bireylerin destek alarak geçmişle barışık bir şekilde ilerlemeleri gerekiyor. Hayatta kalmanın ve kendine bir yol çizmenin önemi, her zaman bilincinde olunması gereken bir farkındalıktır.